10 Kasım 2014 Pazartesi

sweet november =)

Selamlar herkese,
 
Hafta sonu beklediğimden de yoğun geçti :)
Nagehan teyzesi ile
 
Cumartesi öğleden sonra arkadaşım Nagehan bir kahveye uğradı bize, sohbet muhabbet sonrası gitmek üzereyken Tsev'den (Türk Sigorta Enstitüsü Vakfı) arkadaşım Derya eşi ve kızı ile bize geldiler, onların amacı da "bir kahve" içmekti sadece. Kızları Bade ile Duru'nun arasında sadece 1 hafta var :) benden 1 hafta önce doğum yaptı arkadaşım, benim doğum hikayemi biliyorsunuz, Duru, bize beklenenden çok az önce merhaba demişti. Birbirlerini görünce ne yapacaklarını çok merak ediyordum. Duru sevinçten çılgına döndü ama Bade biraz korktu, bizimki sevinç çığlıkları attıkça Bade'de ağladı e tabi deplasmanda olması da etkiledi kuzuyu. Gider ayak birbirlerine alıştılar. Zaten hep öyle olmaz mı? Bizde maaile bir yere giderdik, evdeki akranım çocukla kaynaşamazdım bir türlü, tam kaynaşırdım bizimkiler kalkardı :))


  
Sonra onlar gittiler eşimin kardeşi (kaynım olur kendisi ama bu kelimeden nefret ediyorum bu nedenle kardeşim diyeceğim) geldi, kendisinin doğum günüydü. Dışarı yemeğe çıkardık onu, Palladium'daki kitchenette'ye gittik güzel karnımızı doyurduk, onlar wc'ye yollanınca garsona dedim, bize bir pasta getir üzerinde mum olsun, "kaynımın!" doğum günüsü var :)
çocuklar geri geldiler masaya hooop mum+limonlu cheescake geldi masaya, şaşırdı tabi beklemiyordu :) O gece bizde kaldı. 

 
 
 
 
 
Pazar günü ise şanını duyduğumuz, Vedat Milör abimizin de gittiğini bildiğimiz Fatih, Vatan Caddesinde yer alan Akdeniz Hatay Sofrasında açık büfe kahvaltıya gittik, kimle, eşimin kuzenleri ve eşleri ile. Toplamda 7,5 kişi soluğu Fatih'te aldık. Açık büfe konseptini hiç sevmem, yemeyeceğin bir sürü şey oluyor, yediklerinden bir şey anlamıyorsun, aç gibi saldırıyorsun her şeye. En azından yediklerinin kıymetini bilmiyorsun, nasılsa bir sürü var sınırsız diyorsun. Ben serpmeciyim arkadaş! Velhasıl burası da açık büfe idi ama lezzetler muhteşemdi. Sıradan bir kahvaltının çok ötesindeydi, akşam yemeğinde yiyeceğin türde mezeler vardı ama sabah sabahta olsa güzel gitti :) Kısırlar, arap köfteleri, pastırma, pideler, acılı ezme, humus ve daha aklıma gelmeyen bir sürü Hatay lezzetleri. Salam ve sucuk benzerleri yoktu. Ben zaten bir Gaziantep aşığı olduğumdan o yörenin yemeklerini sabah akşam gece farketmez itina ile hüpletirim :))
 
 
 
 
Güzel bir başlangıç yaptık bu şekilde, kalabalık bol muhabbet mide fesatı ile sinemaya gitmek üzere dağıldık. Sonradan onlar bize katılamasalar da biz eşim, kardeşim ve ben Duru'yu babaneye bırakıp Cristopher Nolan'ın yeni filmi Interstellar'a gittik koşa koşa. Film 2 saat 50 dakika sürüyor. İzledik ve gece 21,00'de evimize döndük.
Film ile ilgili düşüncelerim ayrı post olur o nedenle bir şey yazmayacağım şuan.
 
Yoğun, bol gezmeli bol dost dolu bir hafta sonunu geride bıraktık. Evet Duru uyuyor ve ben bu yazıyı rahat rahat yazabiliyorum. Bebeğimin dün düzeni bozuldu fakat biz tam gaz kendi kendine uyuma operasyonunu sürdürüyoruz. Onun da hoşuna gittiğini düşünüyorum, artık ağlamaları azaldı, yatağa gittiğinde uyuyacağını biliyor. En geç 10 dakika da hoooop uykuda ve geceleri de uyanmıyor...
 
Sevgiler :*

Hiç yorum yok: